Tıp alanında sıklıkla adı duyulan ve birçok hastalığa konu olan kistler; vücudun farklı bölgelerinde oluşabilen iyi veya kötü huylu, içi sıvı, yarı katı veya hava dolu kese benzeri oluşumlardır. Diğer adı tümör olan bu keseler genellikle hastaları korkutsa da birçok durumda iyi huylu (benign) oluşumlardır. Fakat tüm kistlerin kötü huylu olabilme ve kanserleşebilme ihtimali bulunduğu göz önünde bulundurularak buna yönelik araştırmaların yapılması gerekir. Ayrıca kistlerin boyutlarının büyümesine veya vücutta hassas bölgelerde bulunmasına bağlı olarak çeşitli olumsuzluklara yol açması da söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle vücudun herhangi bir bölgesinde tespit edilen kistler gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra hastada yol açtığı komplikasyonlar da göz önünde bulundurularak gerekli görüldüğü durumlarda cerrahi operasyon yardımıyla alınmalıdır.
Kistler, vücudun farklı doku ve organlarında meydana gelen tipik olarak içleri hava veya sıvı ile dolu kabarcık veya kapsül benzeri keselerdir. Milimetrik boyutta olabileceği gibi zamanla büyüyerek vücutta birtakım tehditler oluşturabilir. Bulundukları dokunun normal bir parçası olmayıp çevreleri kist duvarı (cidarı) olarak da adlandırılabilecek bir zarla kaplıdır. Bu zar kisti bulunduğu doku ve organdan ayırır. İçlerinin iltihap ile dolu olması durumunda bunların bir kist değil apse olarak adlandırılması gerekir. Kistlerin birçoğu iyi huyludur. Kanserleşme eğilimi göstermezler ve çok büyük olmadıkları sürece herhangi bir belirtiye neden olmazlar. Fakat her ihtimale karşı, özellikle belirli bir süre içerisinde kendiliğinden kaybolmayan, büyüme eğiliminde olan, ağrı ve benzeri şikayetlere yol açan kistler cerrahi operasyon yardımıyla çıkarılmalıdır.
Yaygın görülmeleri nedeniyle kistler, genellikle vücudun herhangi bir yerinde farklı bir nedene yönelik olarak yapılan ultrason ve benzeri tetkikler esnasında tesadüfen tespit edilirler. Yırtılma, enfeksiyon kapma veya aşırı büyüme, hassas bir doku veya sinire baskı yapma, burkulma (torsiyon) gibi durumlar nedeniyle kistler kişilerde birtakım belirtiler vermeye başlayabilir. Kistlerin neden olduğu bu belirtiler kistin türüne göre değişir. Yumurtalıklar ve rahim tabakalarında oluşan kistler üreme hormonlarının kandaki dengesinin bozulması, kısırlık, adet düzensizliği, kanama gibi belirtilere yol açar. Karaciğer kist oluşumları ve böbrek, akciğer gibi organlarda oluşan kistler bazı durumlarda belirti vermezken, bazı durumlarda ise organ fonksiyonlarında bozulma, ağrı, kandaki enzim seviyelerinin yükselmesi gibi belirtiler oluşturabilir. Deride oluşan kistler bulunduğu bölgede şişliğe neden olmaları nedeniyle kolaylıkla fark edilebilir. Bunların haricinde tüm kist türlerinde kistin büyümesine bağlı olarak bulunduğu bölgede bıçak saplanması tarzında ağrı hissiyatına yol açabilir. Hissedilen bu ağrı vücudun duruş şeklinin kiste baskı yapacak şekilde değiştirilmesi veya kistin olduğu bölgeye baskı yapılması gibi durumlarda artabilir. Bu ağrıların şiddetlenmesi kistin yırtılması veya patlamasını işaret ediyor olabileceğinden böyle bir ağrı durumunda derhal bir sağlık kuruluşuna başvurulmasında yarar vardır.
Kistlerde tedavi süreci, kistin hangi organ ve dokuda bulunduğuna ve türüne göre farklılık gösterir. İyi huylu olduğu tespit edilen, büyüme eğiliminde olmayan ve kişide herhangi bir rahatsızlığa yol açmayan kistlerde genellikle düzenli takip önerilir. Belirli bir süre takip edilen ve türüne göre ilaç kullanımı ile desteklenen kist olgularında kendiliğinden iyileşme gözlenebilir. Fakat uzun süre boyunca takip edilmesine rağmen iyileşmeyen, küçülmeyen veya büyüme eğiliminde olan, kanser şüphesi bulunduran kistler genellikle hekim önerisi ile cerrahi operasyon yardımıyla çıkarılır. Deride oluşan kistler lokal anestezi uygulanarak kistin boyutuna göre değişen boyutlardaki kesilerle basit şekilde çıkarılabilir. Yumurtalık kistlerinde hormon ilaçları ve doğum kontrol haplarının kullanımı ile kist oluşumuna yol açtığı düşünülen adet düzensizliği gibi olumsuzluklar ortadan kaldırıldıktan sonra birkaç ay süre ile kistler takip edilebilir. Fakat belirli bir süre zarfında iyileşmeyen ve boyutu itibariyle organların sağlığı üzerinde risk oluşturan, kısırlığa yol açan kistler uygun cerrahi teknikler yardımıyla alınmalıdır. Konumu itibariyle çıkartılamayacak pozisyonda bulunan veya operasyonun tehlike arz ettiği hassas bölgelerde oluşan içi sıvı dolu kistlerde bir iğne yardımıyla kistin içi boşaltılabilir. Cerrahi operasyon yardımıyla alınan tüm kistler ve iğne yardımıyla boşaltılan kistlerde kistin içerisinden boşaltılan sıvı örnekleri mutlaka patoloji laboratuvarlarına inceleme için gönderilmeli ve çıkacak sonuca göre sonraki tedavi planı belirlenmelidir.
Eğer siz de vücudunuzun herhangi bir organ veya dokusunda kist olduğunu öğrendiyseniz, tespit edilen kist hakkında detaylı şekilde muayene ve taramadan geçmek üzere bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Yapılacak tanı testleri sonucunda kistinizin türü ve neden olabileceği olumsuzluklar belirlendikten sonra hekiminizle birlikte tedavi ve takip sürecinizi planlayabilirsiniz.