deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler 2025
deneme bonusu veren siteler yeni
deneme bonusu

Generic selectors
Saf
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Online Randevu E-Sonuç

Arteryel (Atardamar) Ülser Yaraları: Damar Tıkanıklığına Bağlı Bacak Yaraları

Arteryel (Atardamar) Ülser Yaraları: Damar Tıkanıklığına Bağlı Bacak Yaraları

Bacakta veya ayakta ortaya çıkan ve iyileşmekte zorlanan yaralar (ülserler), birçok kişi için endişe kaynağıdır. Ancak her bacak yarası aynı değildir ve tedavileri temelden farklılık gösterir. Özellikle “Arteryel Ülser” veya tıp dilindeki adıyla “İskemik Ülser“, bir cilt sorunundan ziyade, altta yatan ciddi bir dolaşım probleminin, yani damar tıkanıklığının habercisidir.

Bu yaralar, atardamarların bacaklara yeterli miktarda oksijen ve besin açısından zengin kan taşıyamaması sonucu dokuların beslenememesi ve ölmesiyle oluşur. Bu durumun temel nedeni ise genellikle Periferik Arter Hastalığı (PAH)‘dır.

Yeni Vizyon Tıp Merkezi Yara Bakımı bölümü olarak hazırladığımız bu bilgilendirme yazısında, arteriyel ülserlerin nedenlerini, belirtilerini, venöz ülserlerden farklarını ve modern damar cerrahisi tedavi yaklaşımlarını inceleyeceğiz.

Yaranın Kaynağı: Periferik Arter Hastalığı (PAH) ve Ateroskleroz

Arteryel ülserleri anlamak için öncelikle bu yaralara neden olan ana hastalığı tanımak gerekir: Periferik Arter Hastalığı (PAH).

Vücudumuzdaki atardamarlar, kalpten aldıkları temiz kanı organlara ve uzuvlara taşıyan “otobanlar” gibidir. Ateroskleroz (damar sertliği) olarak bilinen durumda, bu damarların duvarlarında zamanla kolesterol, yağ ve kalsiyum birikerek plak adı verilen yapılar oluşur. Bu plaklar damarları daraltır ve kan akışını zorlaştırır.

Bu daralma bacaklara giden atardamarlarda meydana geldiğinde, buna Periferik Arter Hastalığı denir. Bacaklar, ihtiyaç duydukları kanı (özellikle hareket halindeyken) alamaz hale gelir. Tıkanıklık ilerlediğinde, istirahat halinde bile yeterli kan gelmemeye başlar ve en ufak bir yaralanma iyileşemez, hatta doku kendiliğinden hasar görerek iskemik ülser adı verilen yaraları oluşturur.

Ana Risk Faktörleri Nelerdir?

Periferik arter hastalığı ve dolayısıyla arteriyel ülser oluşumu için bazı risk faktörleri belirleyicidir:

  • Sigara Kullanımı: PAH için en önemli ve önlenebilir risk faktörüdür. Sigara, damar duvarına doğrudan hasar verir, aterosklerozu hızlandırır ve kanın pıhtılaşma eğilimini artırır.
  • Diyabet (Şeker Hastalığı): Diyabet, damar yapısını bozarak ateroskleroz sürecini hızlandırır. Aynı zamanda sinir hasarına (nöropati) yol açarak hastanın yarayı fark etmesini geciktirebilir. Diyabetik ayak yaralarının önemli bir kısmında altta yatan neden iskemidir (kanlanma bozukluğu).
  • Yüksek Kolesterol (Hiperlipidemi): Kanda yüksek seviyede bulunan kötü kolesterol (LDL), damar duvarında plak birikiminin ana malzemesidir.
  • Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon): Yüksek kan basıncı, atardamar duvarlarına sürekli bir baskı uygulayarak damar sertliği sürecini hızlandırır.
  • İleri Yaş ve Aile Öyküsü: Yaş ilerledikçe risk artar. Ailesinde damar hastalığı öyküsü olanlar da daha dikkatli olmalıdır.

Damar Tıkanıklığı Belirtileri: Yara Oluşmadan Önceki Sinyaller

Arteryel ülser genellikle hastalığın ileri bir evresini gösterir. Vücut, yara açılmadan çok daha önce uyarı sinyalleri verir. Bu belirtileri tanımak, erken müdahale için kritik öneme sahiptir:

  1. Klodikasyo (Yürürken Gelen Ağrı): Halk arasında “vitrin hastalığı” olarak da bilinir. Belli bir mesafe yüründüğünde (örneğin 200 metre), bacak kaslarına (genellikle baldır bölgesine) kramp tarzında bir ağrı girer. Bu ağrı, kasların artan oksijen ihtiyacını tıkalı damarların karşılayamamasından kaynaklanır. Kişi durup dinlendiğinde ağrı birkaç dakika içinde geçer.
  2. İstirahat Ağrısı: Hastalığın daha da ilerlediğini gösteren ciddi bir belirtidir. Kişi yürümese bile, özellikle geceleri yatağa uzandığında, ayaklarında ve parmaklarında şiddetli bir ağrı hisseder. Bu ağrı, bacak yataktan aşağı sarkıtıldığında bir miktar hafifleyebilir (çünkü yerçekimi kanın aşağı inmesine yardımcı olur).
  3. Fiziksel Belirtiler:
    • Ayaklarda ve bacaklarda sürekli soğukluk hissi (diğer bacağa veya ele göre).
    • Bacak cildinde parlaklaşma, incelme ve tüylerin dökülmesi.
    • Ayak parmaklarındaki tırnaklarda kalınlaşma ve mantar enfeksiyonlarına yatkınlık.
    • Ayağı kaldırınca (eleve edince) renkte soluklaşma, aşağı sarkıtınca ise koyu kırmızı-mor (reaktif hiperemi) bir renk alması.

Arteryel Ülser (İskemik Ülser) Nasıl Görünür?

Bu sinyaller göz ardı edildiğinde veya en ufak bir travma (ayakkabı vurması, tırnak keserken yaralanma) yaşandığında, beslenemeyen dokuda yara açılır:

  • Konum: Genellikle ayak parmak uçları, topuk, ayak yan kenarları veya kemik çıkıntılarının üzeri gibi kanlanması en zayıf olan uç noktalarda görülür.
  • Görünüm: Yaralar genellikle “zımba ile delinmiş gibi” (punch-out), keskin kenarlı ve derindir.
  • Yara Yatağı: Yara içi soluk, gri veya siyah renkte olabilir (nekrotik doku) ve genellikle kuru görünür, çok az akıntı vardır.
  • Ağrı: Genellikle son derece ağrılı yaralardır (diyabete bağlı sinir hasarı olan hastalarda ağrı hissedilmeyebilir).

En Önemli Ayrım: Arteriyel Ülser ile Venöz Ülser Farkı Nedir?

Bacak ülserleri arasında en sık karıştırılan iki tip; arteriyel ve venöz ülserlerdir.

Bu ayrım hayati öneme sahiptir, çünkü birine iyi gelen tedavi (örneğin kompresyon-bandaj), diğerine ciddi zarar verebilir.

Arteriyel ülser “kanın gelmemesi” (tıkanıklık), venöz ülser ise “kirli kanın gidememesi” (yetmezlik, varis) sorunudur.

Aşağıdaki tablo, bu iki bacak ülseri tipi arasındaki temel farkları özetlemektedir.

ÖzellikArteryel Ülser (Atardamar)Venöz Ülser (Toplardamar)
Ana NedenYetersiz temiz kan akışı (Damar tıkanıklığı, PAH, Ateroskleroz)Kirli kanın geri dönememesi (Venöz yetmezlik, ciddi varisler)
KonumGenellikle ayak uçları, parmaklar, topuklar (Uç noktalar)Genellikle “tozluk bölgesi” (Bilek iç kısmı, baldır altı)
GörünümKuru, soluk, derin, “zımba deliği” gibi keskin kenarlıIslak, bol akıntılı, yüzeysel, düzensiz kenarlı
Cilt ÇevresiSoluk, parlak, tüysüz, soğuk, nabızlar zayıf veya alınamazKahverengi renk değişikliği (hemosiderin), ödemli (şiş), sıcak, egzama benzeri döküntüler
AğrıŞiddetli. Özellikle gece artar. Bacağı kaldırmak ağrıyı artırır.Hafif veya orta. Genellikle bacağı kaldırmak (eleve etmek) ağrıyı hafifletir.
Tedavi FarkıKan akışını artırmaya yönelik (Stent, Bypass). KOMPRESYON (SIKI BANDAJ) KESİNLİKLE YASAKTIR!Kanın dönüşünü desteklemeye yönelik. KOMPRESYON (VARİS ÇORABI, BANDAJ) TEDAVİNİN TEMELİDİR.

Uyarı: Bu tablo yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Bacağınızdaki yaranın tipini belirlemek ve doğru tedaviyi planlamak için mutlaka sağlık kurumuna muayene olmanız gerekmektedir. Yanlış müdahale (örneğin arteriyel yaraya sıkı bandaj uygulamak) doku kaybına (kangren) yol açabilir.

Arteriyel Ülser Tedavisi: Önce Kan Akımı, Sonra Yara

Arteryel ülser tedavisindeki temel felsefe nettir: Altta yatan tıkanıklık açılmadan, yani bölgeye yeterli kan gitmeden, yara iyileşemez. En gelişmiş yara bakım ürünleri veya pansumanlar, kan akışı olmadan tek başına yeterli değildir.

Tedavi süreci, tanı ve müdahale olarak iki aşamada ilerler.

1. Tanı Yöntemleri: Sorunun Tespiti

Bir hastada arteriyel ülser şüphesi olduğunda, damar cerrahisi uzmanı öncelikle tıkanıklığın yerini ve ciddiyetini belirlemek için ileri görüntüleme yöntemlerine başvurur:

  • Fizik Muayene: Ayaktaki nabızların (pedal ve tibial) kontrol edilmesi ilk adımdır.
  • Renkli Doppler Ultrasonografi: Ses dalgalarını kullanarak damar içindeki kan akışını, hızını ve tıkanıklığın derecesini gösteren ağrısız bir yöntemdir.
  • Anjiyografi (BT veya DSA): Damarlara özel bir boya (kontrast madde) verilerek çekilen, tıkanıklığın tam yerini, uzunluğunu ve yaygınlığını gösteren detaylı haritalama yöntemleridir.

2. Tedavi Seçenekleri: Kan Akışının Yeniden Sağlanması

Tanı konulduktan sonra, hastanın genel durumuna ve tıkanıklığın yapısına göre çeşitli tedavi seçenekleri değerlendirilir. Buradaki amaç, tıkalı bölgenin ilerisine yeterli kanı ulaştırmaktır.

a.     Endovasküler Tedavi (Ameliyatsız Yöntemler):

Bu yöntemler, genellikle kasıktan veya kol damarından ince teller ve kateterler yardımıyla girilerek, tıkalı damarın “içeriden” açılması prensibine dayanır.

  • Balon Anjiyoplasti: Tıkalı bölgede özel bir balonun şişirilerek plakların ezilmesi ve damarın genişletilmesidir.
  • Stent Uygulaması: Balonlama sonrası damarın tekrar daralmasını engellemek veya bazı zorlu darlıkları açmak için damar içine “tel kafes” (stent) yerleştirilmesidir.

b.     Cerrahi Tedavi (Bypass Ameliyatı):

Endovasküler tedaviye uygun olmayan (çok uzun veya çok sert) tıkanıklıklarda veya bazı özel durumlarda cerrahi yöntemler tercih edilebilir.

  • Atardamar Bypass Ameliyatı: Tıkanıklığın üstündeki sağlam damardan, tıkanıklığın altındaki sağlam damara, hastanın kendi bacak toplardamarı veya yapay bir damar (greft) kullanılarak bir “köprü” (bypass) oluşturulması ve kanın bu yeni yoldan hedefe ulaştırılması işlemidir.

Hangi yöntemin (endovasküler veya cerrahi) hasta için daha uygun olacağı, yapılacak detaylı tetkikler sonucunda, hastanın yaşı, ek hastalıkları ve tıkanıklığın anatomik yapısı göz önünde bulundurularak Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı tarafından belirlenir.

3. Yara Bakımı ve Destek Tedaviler

Kan akışı (revaskülarizasyon) başarıyla sağlandıktan sonra, vücudun iyileşme potansiyeli geri döner. Bu aşamada:

  • Yara Bakımı (Debridman): Yaradaki ölü dokuların profesyonelce temizlenmesi gerekir.
  • Enfeksiyon Kontrolü: Gerekli durumlarda yara kültürü sonucuna uygun antibiyotik tedavisi başlanır.
  • Risk Faktörlerinin Kontrolü: Sigaranın mutlaka bırakılması, kan şekerinin ve tansiyonun kontrol altına alınması tedavinin kalıcılığı için şarttır.

Profesyonel Takibin Önemi: Neden Evde Tedavi Edilemez?

Arteryel ülser, basit bir pansumanla veya “yara iyileştirici” olduğu iddia edilen ürünlerle evde tedavi edilebilecek bir durum değildir. Sorun deride değil, deriyi besleyen atardamardadır.

Tedavi edilmeyen veya yanlış tedavi edilen iskemik ülser, ciddi riskler barındırır. Beslenemeyen doku, enfeksiyona son derece açık hale gelir. Bu enfeksiyon kemiğe kadar ilerleyebilir (osteomiyelit) veya kan dolaşımına karışabilir.

En önemlisi, kan akışının kritik düzeyde azaldığı ve geri dönülmez hale geldiği durumlarda, doku ölümü başlar. Bu duruma gangren denir. Gangren geliştikten sonra müdahale çok daha zorlaşır ve amaç artık yarayı iyileştirmek değil, uzvu (bacağı) kaybetmemek olur.

Bu nedenle, arteryel ülser şüphesi dahi “acil” bir damar cerrahisi durumu olarak kabul edilmelidir.

Önleme Yöntemleri: Damar Tıkanıklığını Nasıl Geciktirebiliriz?

Mevcut bir yarayı tedavi etmekten çok daha kolay olan, bu sürece giden damar tıkanıklığını önlemek veya yavaşlatmaktır.

  1. Sigarayı Derhal Bırakın: Damar sağlığı için atılabilecek en önemli adımdır.
  2. Risk Faktörlerini Kontrol Altına Alın: Diyabet, hipertansiyon ve yüksek kolesterol için düzenli hekim kontrolünde olun ve tedavilerinizi aksatmayın.
  3. Aktif Olun: Hekiminizin önerdiği düzenli egzersizler, yeni damar yollarının (kollateraller) gelişmesine yardımcı olabilir.
  4. Ayak Bakımı: Özellikle diyabet hastaları, her gün ayaklarını olası kesik, çatlak veya renk değişikliği açısından kontrol etmeli ve uygun ayakkabılar giymelidir.

Arteriyel Ülser Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

1. Arteriyel ülser ile venöz ülser farkı nedir?

En temel fark; arteriyel ülser atardamar tıkanıklığı (kan gelmemesi) nedeniyle oluşur, çok ağrılıdır ve ayak uçlarındadır. Venöz ülser toplardamar yetmezliği (kirli kan gidememesi) nedeniyle oluşur, daha az ağrılıdır ve bilek çevresindedir.

2. Arteriyel ülser kendi kendine iyileşir mi?

Hayır. Altta yatan damar tıkanıklığı (kan akışı sorunu) çözülmeden arteriyel ülserin kendi kendine iyileşmesi beklenmez.

3. Bu yaralar ameliyatsız tedavi edilir mi?

Evet, endovasküler tedavi (balon anjiyoplasti veya stent uygulaması gibi) günümüzde “ameliyatsız” veya minimal invaziv olarak adlandırılan ve sıkça başvurulan yöntemlerdir. Hangi hastanın bu yönteme uygun olduğuna damar cerrahisi uzmanı karar verir.

4. Stent uygulaması veya bypass ameliyatı bu yaraları tamamen iyileştirir mi?

Tıbbi işlemlerde “tamamen iyileşme” veya “garanti” gibi ifadeler kullanmak doğru değildir. Bu müdahalelerin (stent veya bypass) amacı, yarayı iyileştirmek için gerekli olan kan akışını yeniden sağlamaktır. Kan akımı sağlandıktan sonra yaranın iyileşmesi başlar. Tedavinin kalıcılığı, hastanın sigarayı bırakması ve risk faktörlerini kontrol altında tutmasıyla doğrudan ilişkilidir.

5. Gangren nedir? Bacağım kesilir mi?

Gangren, bir dokuya hiç kan gitmemesi sonucu o dokunun ölmesi (nekroz) durumudur. Arteriyel ülser bu durumun bir öncüsü olabilir. Erken aşamada (yara veya istirahat ağrısı) damar müdahalesi yapıldığında, amaç tam da gangren gelişimini ve uzuv kaybını (amputasyon) önlemektir. Bu nedenle erken tanı çok önemlidir.

6. Arteriyel ülser ağrısı nasıldır?

Genellikle çok şiddetlidir. “Yakıcı” veya “kemirici” olarak tarif edilir. Özellikle gece yatağa uzandığında (bacak kalp seviyesine çıktığında) ağrı artar. Hastalar genellikle ağrıyı hafifletmek için bacaklarını yataktan aşağı sarkıtma ihtiyacı hissederler.

7. Diyabetik ayak ile arteriyel ülser aynı şey mi?

Aynı şey değildir, ancak yakından ilişkilidir. Diyabetik ayak yaraları üç tiptir: Sadece sinir hasarına bağlı (Nöropatik), sadece damar tıkanıklığına bağlı (İskemik, yani arteriyel ülser) veya her ikisinin bir arada olduğu (Nöro-iskemik). Diyabet, hem damar tıkanıklığı (PAH) riskini hem de sinir hasarı riskini artıran bir hastalıktır.

8. Bypass ameliyatı riskli midir?

Her cerrahi işlemin, hastanın yaşına ve ek hastalıklarına bağlı olarak değişen belirli riskleri bulunur. Atardamar bypass ameliyatı da bir damar cerrahisi uzmanı tarafından gerçekleştirilen ciddi bir işlemdir. Olası riskler ve beklenen faydalar, operasyon öncesi hekiminiz tarafından detaylıca değerlendirilir ve size anlatılır.

9. Arteriyel ülser yarasına varis çorabı giyilir mi?

KESİNLİKLE HAYIR. Bu, yapılabilecek en tehlikeli hatalardan biridir. Varis çorabı (kompresyon), venöz ülser tedavisinde kullanılır çünkü kanın geri dönüşüne yardım eder. Zaten kanın zor geldiği arteriyel (iskemik) bir bacağa basınç uygulamak, kalan az kan akışını da engelleyerek yaranın hızla büyümesine ve kangrene ilerlemesine neden olabilir.

10. Bacağımda yara yok ama yürürken ağrıyor. Bu PAH mıdır?

Yürümekle ortaya çıkan ve dinlenince geçen bacak ağrısı (Klodikasyo), Periferik Arter Hastalığı’nın (PAH) en tipik belirtisidir. Bu bir “yorgunluk ağrısı” değil, bir “damar tıkanıklığı” sinyalidir. Bu belirtiniz varsa, yara açılmasını beklemeden bir Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanına görünmeniz, hastalığın erken evrede kontrol altına alınmasını sağlayabilir.

Sonuç: Bacağınızdaki Yara Bir Uyarıdır

Ayakta veya bacakta çıkan iyileşmeyen bir yara, özellikle sigara içiyorsanız, diyabet hastasıysanız veya kolesterol/tansiyon probleminiz varsa, asla basit bir cilt lezyonu olarak görülmemelidir. Arteryel ülser (iskemik ülser), vücudunuzun acil bir “dolaşım” yardımı çağrısıdır.

Bu yaraların tedavisi, altta yatan damar tıkanıklığı çözülmeden mümkün değildir. Venöz ülser ile ayrımının doğru yapılması ve yanlış tedavilerden (özellikle kompresyon) kaçınılması hayati önem taşır.

Ayaklarınızda soğukluk, cildinizde parlaklık, yürürken bacaklarınıza kramp girmesi veya iyileşmeyen bir yara fark ederseniz, durumu ertelemeden ve evde çözüm aramak yerine, derhal bir sağlık merkezine başvurunuz.

Kaynakça

Bu yazıdaki bilgiler, aşağıda belirtilen bilimsel derneklerin güncel kılavuzları ve bilgilendirme metinleri esas alınarak hazırlanmıştır.

  1. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) – Periferik Arter Hastalığı Tanı ve Tedavi Kılavuzu.
  2. European Society for Vascular Surgery (ESVS) – Guidelines on the Management of Chronic Limb-Threatening Ischaemia.
  3. Ulusal Yara Bakım ve Doku Onarımı Derneği – Basınç ve Bacak Ülserleri Rehberi.

Yasal Uyarı: Bu web sitesindeki içerikler, ziyaretçileri sağlık konularında bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu bilgiler, asla bir hekimin muayenesi veya tanısı yerine geçemez. Sağlık durumunuzla ilgili şikayetleriniz veya sorularınız varsa, mutlaka bir sağlık kuruluşuna veya hekiminize başvurunuz.

Özel Yenivizyon Tıp Merkezi Barış Mahallesi Suadiye Caddesi No: 148/A Yenimahalle
0(312) 335 4838